anchor
stringlengths
1
961
positive
stringlengths
2
845
Kosova'nın özelleştirme süreci büyüteç altında
Kosovo's privatisation process is under scrutiny
Kosova, tekrar eden şikayetler ışığında özelleştirme sürecini incelemeye alıyor.
Kosovo is taking a hard look at its privatisation process in light of recurring complaints.
Southeast European Times için Priştine'den Muhamet Brayşori'nin haberi -- 21/03/12
By Muhamet Brajshori for Southeast European Times in Pristina -- 21/03/12
Feronikel beş yıl önce özelleştirilmesine ve hâlâ sektörde olmasına rağmen, işçi güvenliğine ilişkin kaygılarla faaliyet gösteriyor. [Reuters]
Feronikel was privatised five years ago, and is still in business, but operates amid concerns for workers’ safety. [Reuters]
En azından kağıt üzerinde, harika bir fikir gibi görünüyor.
On paper at least, it looks like a great idea.
Hükümet bir kuruluşu satıyor, yönetimin boyunduruğu altından çıkıyor ve satıştan gelen para da devlet bütçesine katkı sağlıyor.
The government sells a business, gets out from under the yoke of management, and money from the sale helps to fund the state budget.
Fakat Kosova'da, eleştirenler özelleştirmede gerçekleşen hukuki sürecin hem karmaşık hem de siyasi etki altında olduğunu, bunun da ekonomi üzerinde uzun vadeli bir etkisi olacağını söylüyor.
But in Kosovo, critics say the legal process involved with privatisation is both complex and politically charged, which will have a long-term impact on the economy.
Onlara göre, bazı patronlar veya çalışanlar yasadaki belli boşluklardan faydalanırken diğerleri neredeyse hiçbir şey almıyor.
They say some owners or employees can take advantage of specific loopholes while others get almost nothing.
İşin bir de etnik boyutu var, zira çeşitli toplumlara mensup şahıslar -devam eden veya geçmişteki- ayrımcılığın, özelleştirmeden faydalanma becerilerini etkilediğini söyleyebilir.
There is also an ethnic component, since individuals from various communities can say that discrimination -- either ongoing or previous -- affected their ability to benefit from privatisation.
Esat Berişa buna bir örnek.
Esat Berisha is one such example.
"Babam Hidroteknika'da çalıştı, Aralık 1990'a kadar ben de, ama sonra Sırp makamları tarafından işten çıkarıldım.
"My father worked at Hidroteknika, [as did] I until December 1990, but then I was removed because Serbian authorities removed us.
Savaştan sonra işime geri dönmeyi umut etmeme rağmen bu asla gerçekleşmedi."
And after the war I hoped to get back to my job, but it never happened."
SETimes'a konuşan Berişa, Hidroteknika 2006 yılında özelleştirildikten sonra "Hiçbir tazminat almadım ve en kötüsü de yeni sahibi şirketin kaderini değiştirdiği için, şirket artık mevcut değil." dedi.
After Hidroteknika was privatised in 2006, "I never got any compensation, and the worst is that the company does not exist anymore, because the new owner has changed the destiny of it," Berisha told SETimes.
Bazı durumlarda şirketler, onları işletme isteğinden çok, üstünde oturdukları arsalar için satın alınıyor.
In some cases, companies were bought more for the land than for any desire to keep operating them.
Berişa yalnız değil: Miloseviç rejiminin uyguladığı ayrımcı mevzuat Kosova'da binlerce insanı işlerini bırakmak zorunda bıraktı.
He is not alone: discriminatory legislation imposed by the Milosevic regime forced thousands in Kosovo to leave their jobs.
Bunun dışında, özelleştirilen bir çok şirket, faaliyet bölgesini değiştirdi ve çoğu zaman Berişa gibi çalışanlar bordrodan düşürüldü ve bu da Özelleştirme Dairesi önünde sık sık protestolara yol açtı.
Beyond that, many companies that have been privatised have changed work locations, and very often employees, like Berisha, are shed from payrolls, prompting frequent protests in front of the Privatisation Agency.
Vetevendosje Hareketine mensup ekonomi uzmanı Dardan Seydiu eleştirilerini sakınmıyor.
Dardan Sejdiu, an economy expert from the Vetvendosje Movement, is a vocal critic.
SETimes'a konuşan Seydiu, "On yıl sonra, ekonominin yapısının çok kötü bozulduğunu görüyoruz.
"A decade later, we see that the economy is terribly unstructured.
Üretim şirketlerinin çoğu artık yok veya mal depolamak için kullanılıyor; verimlilik kavramı sadece lafta kalmış ve işsizlik derinleşiyor.
Most manufacturing companies no longer exist or are used for storage of goods; efficiency as a concept seems were only words and unemployment is deepening.
Sonunda da dış yatırımcı sayısı sembolik seviyeye indi ve onların yaptığı yaptırım da sembolik hale geldi." dedi.
And ultimately the number of foreign investors has been symbolic, and the amount invested by them was symbolic," Sejdiu told SETimes.
Yurtdışındaki bankalara aktarılan ve Kosova hükümeti tarafından kullanılmayan 600 milyon avrodan fazla para, son yıllarda kamu ve devlet kuruluşlarının özelleştirmesinden geliyor.
More than 600m euros that were transferred to banks abroad and unused by Kosovo's government are the result of the privatisation of public and state-owned companies in recent years.
Seydiu, bunun çok az olduğunu, bölgedeki bazı ülkelerin bu miktara sadece bir veya birkaç şirket sattığını söylüyor.
Sejdiu says it's too little, that some countries in the region have sold just one or a few companies for that amount.
Balkan Politika Enstitüsü İcra Direktörü Seb Bitiki buna katılıyor.
Seb Bytyci, executive director of Balkan Policy Institute, agrees.
SETimes'a konuşan Bitiki, "Şirketlerin değeri kötü yönetim, kuruluşların işlevsizliği ve yolsuzluk suçlamaları yüzünden azaldığı için, en önemli hata düşük fiyata satmak oldu." dedi.
"The main shortcomings are selling for lower prices, as the value [of the companies] decreased due to mismanagement, dysfunction of enterprises, and corruption charges," he told SETimes.
Ayrıca kaçan fırsatların bedeli de var: "Bazı durumlarda, özelleştirme daha iyi hizmet ve verimliliğe yol açabilirdi."
There is also the cost of opportunity lost: "In some cases, privatisation may have led to better services and efficiency."
Seydiu, geriye dönüp bakıldığında, sürecin "bir ekonomik kalkınma planı olmadan ... aceleye getirildiğini" ve özelleştirmenin işçiler için büyük sorunlara yol açtığını söylüyor.
Sejdiu says that, in hindsight, the process "was hastily done … without a plan for economic development" and that privatisation has led to major problems for workers.
Seydiu, doğudaki Ana Morava bölgesindeki şirketlere işaret ediyor. Uzman, "Eskiden, şu anda özelleştirilmiş durumdaki kuruluşlarda 17 bine yakın işçi çalışırdı.
He cites companies in the eastern Ana Morava region, where there were formerly "closed to 17,000 workers in enterprises which are now privatized.
Bugün bu kuruluşlar bunların 1.700'den azını çalıştırıyor - iş gücünün %10'u bile korunmadı." dedi.
Today these enterprises employ [less than] 1,700 of them -- not even 10% of the workforce was maintained," Sejdiu argued.
Bitiki, işçi sendikaları güçlü olsa sonucun farklı olacağını ileri sürüyor.
Bytyci says strong workers' unions would have lead to better outcomes.
SETimes'a konuşan Bitiki şunları söyledi: "Burada asıl sorun gerçek anlamda sendikaların olmaması.
"Here the main problem is lack of true unions.
İşçiler, daha kolay geçiş sağlayan bir anlaşma üzerinde pazarlık yapamadı.
Workers were not able to negotiate a deal that provides an easier transition.
Çok sayıda işçi işten çıkarıldı.
So many workers are dismissed.
Çalışmaya devam edenler içinse, iş yerinde güvenlik garantisi yok.
As for those who continue to work, [there is no] guarantee for their safety at work.
Ferronikel, iş güvenliği sorununu çözme yönündeki siyasi irade eksikliğinin, işçilerin hayatını tehdit ettiği çirkin bir örnektir."
Ferronikeli is a flagrant case where a lack of political will to fix the issue of job security threatens workers' lives," he told SETimes.
Son aylarda, Kosova'nın orta kesimindeki Feronikel şirketinde çalışan çok sayıda işçi yaralandı ve bunun üzerine Meclis Başkanı Yakup Krasniki çalışma koşullarının daha iyi ve güvenli hale getirilmesi yönünde çağrıda bulunmak zorunda kaldı.
In the recent months, several workers at the Feronikel company in central Kosovo have been injured, forcing Parliament Speaker Jakup Krasniqi to call for better and safer working conditions.
Feronikel 2007 yılında özelleştirilmişti."
Feronikel was privatised in 2007.
Medya patronuna verilen hapis cezası Makedonya'da tartışmaları alevlendirdi
Media mogul's sentence renews debate in Macedonia
Bazı kesimler Velija Ramkovski ile ilgili mahkeme kararının medya özgürlüğüne yönelik bir saldırı olduğunu iddia ederken, diğerleri işlediği suçların aksini kanıtladığını söylüyor.
Some allege the verdict of Velija Ramkovski is an attack on media freedom, but others claim the evidence of his crimes proves otherwise.
Southeast European Times için Üsküp'ten Klaudija Lutovska'nın haberi -- 21/03/12
By Klaudija Lutovska for Southeast European Times in Skopje -- 21/03/12
Medya patronu Velija Ramkovski vergi kaçırmak ve para aklamaktan 13 yıl hapse mahkum edildi. [Tomislav Georgiev/SETimes]
Media mogul Velija Ramkovski was sentenced to 13 years in prison for tax evasion and money laundering. [Tomislav Georgiev/SETimes]
Makedon hükümetini sık sık eleştiren medya patronu Velija Ramkovski hakkındaki hüküm ve hapis cezası, küçük Balkan ülkesindeki gazetecilere göre basın üzerinde soğuk duş etkisi yapacak.
A criminal verdict and prison sentence against media mogul Velija Ramkovski, a frequent critic of the Macedonian government, threatens to have a chilling effect on the press, according to journalists in the small Balkan nation.
A1 televizyon kanalı, dört gazete ve başka kuruluşların eski sahibi olan Ramkovski, Üsküp Ceza Mahkemesi tarafından 14 Mart'ta para aklamak, suç komplosu, mevkiyi suistimal ve vergi kaçırmaktan 13 yıl hapse mahkum edildi; 19 işbirlikçi de iki ila yedi yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı.
Ramkovski, former owner of the A1 television station, four newspapers and other enterprises, was sentenced in Skopje criminal court on March 14th to 13 years in prison for money laundering, criminal conspiracy, abuse of position and tax evasion; 19 accomplices received prison terms of two to seven years.
A1 televizyonu ve dört gazete, vergi ödemediği ve alacaklılara karşı yükümlülüklerini yerine getirmediği için kapatıldı.
A1 TV and four newspapers were closed for failing to pay taxes and fulfill obligations to creditors.
Makedonya Medya Enstitüsü müdürü Biljana Petkovska SETimes'a verdiği demeçte, "Edindiğimiz izlenim şudur ki, haklarında hüküm verilen medya kuruluşlarına karşı yapılan işlemler seçici niteliktedir ve kurumlar yasaları tüm medya kuruluşlarına uygulamada aynı yöntemleri kullanmamaktadır." dedi.
"The impression is that the actions undertaken towards these media, for which the verdicts were given, are selective and the institutions do not use the same methods in applying the laws towards all media," Macedonia Media Institute director Biljana Petkovska told SETimes.
Başta eski A1 televizyonu çalışanları olmak üzere bazı gazeteciler, "Örümcek Ağı" kod adlı davanın, hükümetle, onun politikalarını eleştiren ve muhalefeti destekleyen zamanın en güçlü televizyon kanalı arasındaki bir kavgaya işaret ettiğini savunuyor.
Some journalists, particularly former A1 TV employees, maintain that case, nicknamed "Cobweb," represents a fight between the government and the then most powerful TV station in Macedonia that was critical of its policies and in support of the opposition.
Eski A1 televizyonu yayın işleri müdürü ve muhalif Sancak Birliği milletvekili Safet Bishevac, ""Mevcut siyasi düzen, kendisine karşı olan her özgür düşünce ve her fikri mutlak kontrol altına alacaktır.
"The current political establishment is going to put under absolute control every free thought and every opinion that is against it.
Onun amacı, ki bugün bu kanıtlanmıştır, Başbakan Nikola Gruevski'nin diktatörlüğüne karşı sürdürülen mücadelede bayrağı taşıyan A1 televizyonu ve Velija Ramkovski'yi susturmaktır." dedi.
Its goal, and today that is proven, was to quiet A1 TV and Velija Ramkovski as carriers of the struggle against the dictatorship of [Prime Minister] Nikola Gruevski," former A1 TV editor and opposition Sandzak League MP Safet Bishevac said.
Yetkililer buna yanıt olarak, A1 televizyonunun herhangi başka bir örgütle aynı muameleyi gördüğünü ve Ramkovski'nin yıllardır işlediği cürümlerden suçlu bulunduğunu söyledi.
Officials responded that A1 TV has been treated the same as any other organisation, Ramkovski was guilty of years of criminal activity.
İktidardaki VMRO partisi milletvekili Antono Milososki SETimes'a şunları söyledi: "Bu, bütün ülkelerde suç ve yolsuzluğa karşı sürdürülen taviz vermez bir mücadele, ancak bunun yaptırımları büyük oranda ilgili unsurların siyasi iradesine ve kurumların işlerini bağımsız şekilde yapma beceri ve kapasitesine bağlı."
"This is an uncompromising fight against crime and corruption that exist in all countries, but whose sanction depends mostly on the political will of relevant factors and the ability and capacity of institutions to independently perform their work," ruling VMRO MP Antono Milososki told SETimes.
Savcılar, Ramkovski'nin 4,5 milyon avro vergi kaçırdığı ve yolsuzlukla -örneğin sahte içerikli fatura keserek- 17,5 milyon avro kazanç sağladığı yönünde ifade veren 25 tanık çıkardı.
Prosecutors supplied 25 witnesses who testified that Ramkovski evaded paying 4.5m euros in taxes and gained 17.5m euros through frauddulant means -- such as by issuing bills with false content.
Ramkovski, merkezi A1 televizyonunda bulunan ve Türkiye ve ABD'de de faal durumda olan 15 firması kanalıyla faaliyet gösteriyordu.
Ramkovski operated through his 15 firms -- also active in Turkey and the US -- which he headquartered at the A1 TV address.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün Makedonya Bürosu Başkanı Sladjana Taseva'ya göre, sorun daha çok hükümetin A1 televizyonunun mallarına tedbir ve el koymasıyla ilgili.
According to Transparency International Macedonia's section President Sladjana Taseva, the concern is more about the government freezing and confiscating A1 TV's assets.
Taseva, Şeffaflık Örgütü'nün el koymanın yasalara uygunluğunu incelemesi için Makedonya Anayasa Mahkemesi'ne dilekçe verdiğini söyledi.
Taseva said Transparency has filed a petition with Macedonia's Constitutional Court to examine the legality of the seizure.
Taseva, "Örümcek Ağı'nın son sözünü uluslararası mahkemelerde söyleyeceğine eminim." dedi.
"I am convinced Cobweb will have its epilogue in international courts," Taseva said.
Duayen gazeteci Mirka Velinovska gibi diğerleri, medya özgürlüğüyle ilgili şikayetleri dayandıracak bir argüman olmadığını savundu.
Others, like veteran journalist Mirka Velinovska, argued there are no arguments to substantiate the complaints regarding media freedom.
SETimes'a konuşan Velinovska, "Yasanın uygulanmasını istiyor musunuz, istemiyor musunuz?
"Do you want the law to be upheld or not?
Makedonya'da ifade özgürlüğü yaşıyor ve işlerini kaybeden A1 televizyonu çalışanları yine mesleklerine devam ediyor.
Freedom of speech in Macedonia is alive and well and the A1 TV journalists who lost their jobs are working again in the profession.
Bazıları ... yabancı destekçilerden yardım aldı ve kendi medya kuruluşunu kurdu, diğerleri yerli medyada iş buldu.
Some ... received funds from foreign supporters and opened their own media; others are employed in domestic media.
İfade özgürlüğü nerede çiğnenmiş?" dedi.
Where here is freedom of speech challenged?" Velinovska told SETimes.
BH'de Komsiç partisinden istifa etti
BiH's Komsic resigns from his party
BH cumhurbaşkanlığı üyesi Zeljko Komsiç'in iktidardaki Sosyal Demokrat Parti'ye sırtını dönmesi, ülkedeki siyaset sahnesini sarstı.
BiH presidency member Zeljko Komsic has turned his back on the ruling Social Democratic Party, shaking the political scene in the country.
Southeast European Times için Tuzla'dan Bedrana Kaletoviç'in haberi -- 21/03/12
By Bedrana Kaletovic for Southeast European Times in Tuzla -- 21/03/12
Zeljko Komsiç BH üçlü cumhurbaşkanlığı üyesi görevini sürdürecek. [Reuters]
Zeljko Komsic will continue in his post as a BiH tripartite presidency member. [Reuters]
Bosna-Hersek (BH) cumhurbaşkanlığı üyesi Zeljko Komsiç, 20 Mart Salı günü Sosyal Demokrat Parti (SDP) genel başkan yardımcılığı ve uzun süreli parti üst düzey yönetim kurulu üyeliği görevlerinden istifa etti.
Bosnia and Herzegovina (BiH) presidency member Zeljko Komsic resigned from his post as Social Democratic Party (SDP) vice president and longtime member of the party's senior leadership on Tuesday (March 20th).
Üçlü cumhurbaşkanlığının Hırvat üyesi olan Komsiç, Bosna-Hersek Federasyonu'ndaki en popüler siyasilerden birisi.
Komsic, the Croatian member of the tripartite presidency, is one of the most popular politicians in the Federation of Bosnia and Herzegovina.
Partiden istifasını duyurması sonrasında medyaya konuşan Komsiç, "BH cumhurbaşkanlığı üyesi olmaya devam edeceğim ve bu görevi, devlete olan bütün yükümlülüklerimle tam kapasitede sürdüreceğim." dedi.
"I remain a member of the [BiH] presidency and I will continue in this position to work at full capacity with all obligations to the state," Komsic told the media after announcing his resignation from the party.
SDP'den bir tepki gelmemesine rağmen, Komsiç'in bu ani hareketinin Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Jeremiç'in BM Genel Sekreteri adaylığını destekleyen parti Genel Başkanı Zlatko Lagumciya ile ayrı düşmesinden kaynaklandığı yönünde söylentiler dolaşıyor.
Although there has been no reaction from SDP, many speculate that Komsic's abrupt move stems from his falling out with party President Zlatko Lagumdzija, who supported Serbian Foreign Minister Vuk Jeremic's candidacy for UN secretary-general.
SDP Genel Başkanının, Jeremiç'e verdiği desteğe karşı Komsiç ve parti üyeleri ve yandaşların muhalafetini gözardı ederek geçtiğimiz hafta Belgrad'a yaptığı ziyaret, bu anlaşmazlığın doruk noktası oldu.
The SDP president's visit to Belgrade last week was the culmination of the disagreement, as Lagumdzija ignored the opposition to his support for Jeremic from Komsic and party members and supporters.
14 Mart'ta Jeremiç ile yaptığı görüşme sonrasında Belgrad'da basın mensuplarına konuşan Lagumciya, "Uzlaşma sağlamak ve elimizde bir aday ismi olması güzel.
"It is good to reach consensus and have the name of one candidate.
Jeremiç'e destek vermemiz ... gerekiyor.
We need ... give a support to Jeremic.
Aksi takdirde ortak bir tutuma sahip olmayan ciddiyetsiz siyasiler olurduk." dedi.
Otherwise we would be frivolous politicians with no common position," Lagumdzija told reporters in Belgrade after a meeting with Jeremic on March 14th.
SDP, 2010 yılında yapılan son genel seçimlerden BH siyaset sahnesinin en güçlü partisi olarak çıktı.
The SDP became the strongest party on the political scene in BiH in the last general elections in 2010.
Ne gariptir ki, partideki gerginliğin nedeni seçimlerin sonuçlarıydı.
Ironically, the results of that election were the centre of the party's tension.
Pek çok parti mensubu Lagumciya'nın Demokratik Hareket Partisi (SDA) ile koalisyon kurma kararının otokratik olduğunu hissetti ve karar, parti kadroları ve seçimlerde SDP'yi destekleyen vatandaşların büyük kısmı tarafından ihanet olarak değerlendirildi.
Many party members felt that Lagumdzija's decision to form a coalition with the Party of Democratic Action (SDA) was autocratic -- and was considered a betrayal by most of the party cadres and citizens who supported the SDP in the elections.
Saraybosna Felsefe Fakültesi öğretim üyesi Enver Kazaz SETimes'a verdiği demeçte, "Lagumciya ve Komsiç, SDP'yi kişisel siyasi arzuların rehinesine çevirerek partiyi mahvetti.
"Lagumdzija and Komsic have ruined the SDP by turning it into a hostage of personal political desires.
Onların ihtilafı sadece, devletin sorumsuzluğunun bir göstergesidir." dedi.
Their conflict is only an indication of irresponsibility by the state," professor at Philosophy Faculty in Sarajevo Enver Kazaz told SETimes.
İhtilaflar SDP'de uzun zamandır mevcuttu.
Conflicts have long been present in the SDP.
Pek çok tanınmış üye partiden ayrıldı.
Many prominent members have left the party.
Eski SDP üyesi Senad Pecanac SETimes'a şunları söyledi: "Parti, sosyal demokrasinin ilkelerini unutuyor.
"The party forgets the principles of social democracy.
Bu onun temel ilkesidir ve parti içindeki bu olaylar da bu gerçeğin bedelidir." dedi.
This is its fundamental principle, and these events in the party are the price of that act," former SDP member Senad Pecanac told SETimes.
SDA genel başkanlarından Süleyman Tihiç, Komsiç'in istifasının ülkenin dış politikasını etkileyebileceğine inandığını söyledi.
Sulejman Tihic, a leader of the SDA, said he believes that the Komsic's resignation could influence the country's foreign policy.
SETimes'a konuşan Tihiç, "Komsiç'in, cumhurbaşkanlığının diğer üyeleriyle birlikte dış politikadan sorumlu olduğu gerçeği göz önüne alındığında, bu durum BH cumhurbaşkanlığı ve dışişleri bakanlığının işleyişini karmaşık hale getirebilir." dedi.
"This can complicate the functioning of the BiH presidency and the ministry of foreign affairs with regard to the fact that Komsic, together with other members of the presidency, are in charge of foreign policy," Tihic told SETimes.
Ekim ayında yapılacak genel seçimlere sadece aylar kala gelen istifa, seçmenleri sarstı ve Komsiç'in popülaritesi ışığında SDP'yi güç bir duruma soktu.
Just months before the October local elections, the resignation has shaken voters, and puts the SDP in a difficult position in light of Komsic's popularity.
Saraybosna'da yaşayan Selma Guniç SETimes'a "Hiçbir zaman bir ulusu kayırmadı.
"He never favored one nation.
Ülke için, BH için savaştı.
He fought for the country, for BiH.
Bu yüzden ona oy vermek istiyordum." dedi.
Because of that I was motivated to vote for him," Selma Gunic of Sarajevo told SETimes.
Tuzla'da yaşayan İvica Tomiç ise SETimes'a şunları söyledi: "Bu ülkenin Komsiç gibi siyasilere ihtiyacı var.
"This country needs politicians like Komsic.
Bir parti onun görüşlerine ihanet ettiyse, mantıklı olan şey ayrılmaktır.
If a party has betrayed his views the logical step is to leave it.
Bu hareketler onu daha da fazla desteklemek için bir nedendir."
These moves are reason for more intensely supporting him," Tulza resident Ivica Tomic told SETimes.
Moldova'nın yeni cumhurbaşkanı reform ve entegrasyona eğilecek
Moldova's new president to focus on reform, integration
Neredeyse üç yıldır bir lideri olmayan Moldova, yeni cumhurbaşkanına kavuştu.
After almost three years with no leader, Moldova now has a new president.
Southeast European Times için Chisinau'dan Alina Radu'nun haberi -- 21/03/12
By Alina Radu for Southeast European Times in Chisinau -- 21/03/12
Moldova'nın yeni cumhurbaşkanı Nicolae Timofti, neredeyse üç yıldır ülkenin ilk lideri. [Reuters]
Moldova's new president, Nicolae Timofti, is the country's first leader in almost three years. [Reuters]
Moldova'nın yeni cumhurbaşkanı 64 yaşındaki eski yargıç Nicolae Timofti, ülkeyi Avrupa üyeliği yoluna sokma sözü verdi.
Moldova's new president, 64-year-old former judge Nicolae Timofti, has promised to lead the country on the European accession path.
Ama bunu yapabilmek için bir çok engeli aşması gerekiyor.
But he must overcome several challenges in order to do so.
Timofti, görevi geçen hafta yapılan az farklı bir oylama sonrasında devraldı.
Timofti assumes the post after a narrow vote last week.
Ülke neredeyse üç yıldır liderden yoksun.
The country has been without a leader for almost three years.
Milletvekillerinin 16 Mart seçimlerinin sonuçlarını onayladığı 19 Mart Pazartesi günü parlamentoya hitaben yaptığı konuşmada Timofti, "En önemli devlet kurumlarından birisi felç olmuş durumdadır.
"One of the most important state institutions is paralised.
Ülkenin hayati gelişim süreci, istikrarsızlık ve belirsizlikten etkilenmiştir." dedi.
The vital process of country development have been affected by the instablity and uncertainty," Timofti told parliament on Monday (March 19th) as the lawmakers validated the March 16th election.
Cumhurbaşkanının gündeminin başında, siyasi çıkmaza son verilmesi yer alacak.
Topping his agenda will be to solve the political deadlock.